DİĞER
“Bu bir sinema kitabı ve yazarları oluştururken bir cast yönetmeni gibi düşündüm kendimi. Amacım bütün filmin etrafını sarmaktı. Anlatılmayan, atlanan şey kalmasın istedim. Bir boşluğa tahammülü yok bu filmin. Bence şahane bir kadro çıktı ortaya.”
“Piketty bu kitabında eşitsizliğin değil, eşitliğin tarihini anlatmak istediğini, çünkü nihayetinde çağdaş toplumların kapitalizme rağmen eşitlik yönünde evrildiğine inandığını söylüyor. Kuşkusuz, büyük çatışmalara, mücadelelere sahne olan, zikzaklar çizen bir evrim süreci bu. Şüphesiz, belirli bir iyimserliği öngörmesine rağmen, hiç kimseyi rahat ettirecek, hele rehavete sokacak bir tablo söz konusu değil.”
"Amerikan hikâyeciliğinin en önemli öncülerinden olan Washington Irving olağanüstü karakterleriyle bir kültür yaratmıştır. Efsaneleri kendi kültürünün hikâyeciliğinin kollarında büyüten Washington Irving, hikâyeyi üzerinde bulgularını resmedebileceği bir tual olarak görerek kelimelerle yarattığı tablolarının tarzını ortaya koyar."
"Çorak Ülke’yi bugün, ilk basılışından tam 100 yıl sonra yeniden okumak, tarihî bir lunapark oyuncağına binip işlevini hâlâ ne kadar iyi yerine getirebildiğine şaşarak oradan oraya savrulmak gibi."
"The erotic, particularly concerning women in the Arab world and for women of Arab heritage, has become a very tricky terrain to navigate, there is the spectre of Orientalist voyeurism and salacious pornographization, and the more recent Islamophobic permutations of the same idea, which transforms women from being hyper-sexual to being non-sexual."
"Bana kalırsa, bir kişinin tek başına, bir cep telefonunun ekranından izlediği Charlie Chaplin, Charlie Chaplin değildir – dahası, münferit izleyiciler ve cep telefonu ekranları o devirde mevcut olsaydı, Charlie Chaplin gibi bir figür var olamazdı, diye düşünüyorum. Sinema öldü; bunun geri dönüşü yok."
"XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da yalnız folklor değil, özgül olarak erotik folklor konusunda kayda değer çalışmalar yapılmaktaydı, örneğin 1883–1911 yılları arasında 11 cildi yayınlanan Kryptádia ve 1904–1913 yılları arasında 10 cildi yayınlanan Anthropophyteia başlıklı diziler gibi."
"The crimes committed by our ancestors are not considered relevant to the British official narrative, and non-white history has long been suppressed. Our collective refusal to deny the violence of the past brings discrimination, 'victim-blaming' and an exhausting and protracted struggle over how our shared history is told."
"Bugünün dertleriyle yüz yıl öncesinin dertleri bir değildir, ama dert hep vardı, hep olacak. Bugün köprü trafiğinde takılıp kalanlar, örneğin bir zamanlar iki üç senede bir İstanbul’u kasıp kavuran veba salgınlarını hatırlayıp avutabilirler kendilerini."
“Kuyudaki Taş, asıl niyetini belli etmeden izleyenleri deliliğin içine bırakıveriyor. Sinema ve kültür tarihine, deliliğin/akıllılığın sınırlarına, bunları ayrıştırma çabasına bıyık altından gülen bir belgesel katılmış oldu böylece.”
"Üç farklı kentte (Stockholm, Berlin ve İstanbul) geçen bu hikâyenin ana kahramanlarını şöylece sıralamak mümkün: Filmin yapımcısı David Schratter, yönetmen Maurice Stiller, senaryo yazarı Ragnar Hyltén-Cavallius, oyuncular Greta Garbo ve Einar Hanson, görüntü yönetmeni Julius Jaenzon ile ekibe İstanbul’daki süreçte yardımcı olan Muhsin Ertuğrul."
"Ama çizgi film cinlerinin dudakları bildiğiniz insan dudağı. Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir cin çizemezsiniz, soyut resim yapmıyorsanız. Bu mümkün değil. Ama küçücük bir kızken bu benim dimağımda mümkündü. Gelin görün ki torunlarımın hayallerine sınır getirdiler, şimdi onlara Alaaddin’in cininin bir dudağının yerde, bir dudağının gökte olduğunu nasıl anlatacağım?"
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.